Tuesday, January 26, 2010

Yapma Nadaaaal. Dönüşün kısa ama tam olsun


Ulan Rafaaaa müzmin sakat mı olucan başımıza Linderoth gibi 2 turnuva oynayıp 5 turnuva oynayamıyacan. Tam iyileş öyle dön yavrucuğum. Bide Mats Wilender ağabeyini dinle puanları kısa tutmaya çalış, şansın varken bile uzatıyorsun. Gelmiş geçmiş en bi lüks tenisçi Fedon gibi tekniğine çalış. Onun kadar teknik olamazsın ama biraz tekniğini yükseltsen bu kadar koşmana gerek kalmaz dizlerine bu kadar yük binmez evladım. İyileşte kortta yeniden koştur koçum benim ama tekniğini azıcık geliştirde koştur. Hadi yavrum, hadi evladım Roland Garros'un tozunu kaldır emaneten Federer'e verdiğin Silahşörler Kupası'nı geri al. Yüzünüde öyle buruşturma. Aşağıdaki gibi gül


Bu arada ntvspor.net'te Mehmet Sevinç isimli şahsiyet Nadal'ın ayıbı diye bi yazı yazmış. Yok efendim neymiş koltuk deyneğiylede bile olsa maçı bitirmeliymiş. Ulan herif geçen sene zorlamasından dolayı sezonun yarısını boş geçti. Kendiside geçmişte yaptığım hataları tekrarlamak istemiyorum demiş. Kulağını tıka bunun gibi yorumlara Boğa Nadal.

Saygılar...

Saturday, January 23, 2010

Boduri ve günümüz fitbolcularına sitem


Takvim yaprakları 1940'ı gösterirken İstanbul'da yetenekli genç bir Galatasaray'lı futbolcu olan Boduri lakaplı Nikola Büyükvafiadis oynadığı Beyoğluspor maçından sonra askerliğini yaptığı birliğine dönerken zatürreye yakalanıp hayatını kaybetmiştir. Niye zatürreye yakalanmıştır? Çünkü bütün o uzun yolu kar altında yürüyerek almıştır. Bu yetekli genç için izleyenler Lefter'den daha iyi bir futbolcu olduğunu söylemişler.


Burdan nereye geleceğim. Hazır kış gelmişken, Boduri'de kış koşulları yüzünden hayatını kaybetmişken, günümüz fitbolcularının şımarıklığına geleceğim. Şimdikiler milyonlar dolarlar alıyorlar, Porşlara Lamborcinilere biniyorlar, maçlardan sonra sıcak otobüslerine binip staddan ayrılıyorlar amaaa hala mutlu değiller, hep şikayet hep şikayet. Yok zemin ıslaktı, yok aman çok kuruydu, çimlerin üstü azıcık sararmıştı. Bırakın ulan bu ayakları, Boduri ve onun zamanında futbol oynayanların koşullarını düşünün sonrada kıçınızı kaldırıp formalarınızın hakkını verin ulan.


Saygılar...

Tuesday, January 19, 2010

Marsel İlhan-Fernando Gonzalez


Avustralya Açık Tenis Turnuvası'nda 2. tura çıkan (Lucky Loser olarak*) Semerkand doğumlu milli tenisçimiz Marsel İlhan, Fernando Gonzalez'e 6-3, 6-4 ve 7-5'lik 3 set ilen mağlup olmuştur. Sağlık olsun.

Emme velakin kendisine bana ve bu maçı izleyenlere unutulmayacak bir tenis maçı seyrettirdiği içün teşekkür ederem. Maçın güzelliği değil, Türk seyircilerin "mükemmel" desteği unutulmayacak. Kendilerini her yerde belli eden Türk milleti tenis maçını fitbol maçına çevirdi. Evet Baghdatis'in maçlarında Yunan ve Kıbrıs'lı seyirciler de yapıyor ama onlar oyun sırasında susmasını öğrenmişler. Bizimkiler, Marsel servis atarkene bilen bağırıyor. İlk sette Marsel servis atarken tezahüratlar sürüyor diye Gonzalez gelen servisi karşılamadı bile. Bizim Marsel'de özür diledi kendisinden ve servisi tekrarladı. Tabi bunu gören Şili seyircisi de altta kalmadı onlarda bağırıp durdu.

Maçın bir bölümünü canlı yayınlayan Eurosport 2 spikerleri aralardan dönünce "welcome back to the noisy court" diye selamladılar izleyenlerini. Ayrıca bu maç 5 sete uzarsa seyircilerde ses kalmıcak yorumu yaptılar. Bide bizim seyirciler Marsel her sayı aldığında, deli gibi tezahürat yapınca gavur spikerler Türk seyirciler her sayıdan sonra şampiyon olmuş gibi bağırıyorlar dedi. Tabi ne bilsin gavur bizde tenis kültürümü var.

Neyse tezahüratlardan birkaçı şöyle;
En büyük Marsel, bizim Marsel.
Şili'lilerin Es es es ki ki ki'ye benzer tezahüratlarından sonra bizimkiler "Şili Şili al al al".
En büyük Türkiye başka büyük yok.
2 tribün karşılıklı Kırmızıııı Beyaaaz En Büyük Türkiyeeee
Hadi laaan Marsel.
Bence en süperi "Haydi Marseeeeel Koçuuum Benim"
Ayrıca 3'lü bile çekildi.

* Lucky Loser elemelerin son turunda elenmesine rağmen, elemeleri geçen bir sporcunun sakatlanması sonucunda kura ilen bir üst tura çıkması durumu.

Saygılar...