Wednesday, June 9, 2010

Dönüşü kısa sürdü ve tam oldu


26 Ocak 2010 tarihli yazımda Nadal'a bir tavsiyede bulunmuştum. Koçum beni dinledi ve toprak sezonunun açılışıyla kortlara geri döndü ve tozu toprağa kattı Manakor'lu koçero.
Monte Karlo, Madrid ve Roma Masters Turnuvalarını kazandıktan sonra sıra daha önceden 4 sene üst üste kazandığı Roland Garros'ya geldi. Eskisine oranla daha çok basit hata yapmasına rağmen bu turnuvayı 2008'de olduğu gibi set kaybetmeden kazandı, 1 sene sonra tekrar 1 numero oldu ve dilediğim gibi kortlarda yine koşturdu. Wimbledon'da da bir şampiyonluk bekliyorum Nadal Efendi.
Son olarak beni dinlediği içün teşekkür ediyorum sana Rafa.

Saygılar...

Wednesday, May 26, 2010

Kongo Örovizyon'da


Ben değil msn.com.tr söylüyor hemide 1 haftadır.

Afrika'nın göbeğindeki memleketi Örovizyon'a sokmuşlar. Ulan insan bi açar bakar Kongo nerede. Ayrıca hangi Kongo? Demokratik Kongo Cumhuriyet'i mi yoksa Kongo Cumhuriyeti mi? Herifler şarkıcı nerede doğmuş bakmışlar sonra doğduğu memleketi kopyalayıp yapıştırmışlar. İnsan bi bakar ulan Kongo Afrika'da bu herifçioğlu kim içün söyleyecek. Cahil-i cühela herifler.

Bi bok bilmeyen herifler, araştırma ne bilmeyen herifler iş bulup çalışıyor. Araştırma dediğimizde kütüphaneye gidip 5 kiloluk kitaptan değil. İnternetten Kongo nerede diye bakıcan bide herifin ismini yazıp örovizyonda ne işi varmış diye bakıcan bu kadar.

İlgilenenler için Jessy Matador isimli Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde doğan, ülkenin ismi o zaman Zaire idi, arkadaş Fransa adına yarışmaya katılacak.

Saygılar...

Wednesday, May 12, 2010

Batuhan Bercy'deydi





Beşiktaş'ın eski futbolcusu Batuhan Karadeniz meğerse baskette oynuyormuş. Barcelona'nın Euroleague final maçında ve şampiyonluk kutlamalarında objektiflere yakalandı.

Saygılar...

Tuesday, April 20, 2010

Arda Caner kavgasının perde arkası ve görüntüleri

Malumunuz Galatasaray'ın 20 Nisan'daki antremanında Arda ile Caner yumruklaştı. Basınımız olayın topa sert girme nedeniyle olduğunu yazdı, çizdi. Amma velakin gerçekler öyle değildir. Arda'nın Caner'e "Erkek adam pembe arabaya biner mi ulan?" demesiyle Caner bi sinirlenir ve Arda'ya "Senin erkekliğini gördük. Maçtan sonra kazan dairesinde ağlamalar ne oluyor?" der demez Arda Caner'e saldırır. Gerçekler bundan ibarettir. Lütfen basının palavralarına inanmayınız, yok sert girmiş yok bilmemneymiş.
İşte kavgaya neden olan pembe Audi.

Ayrıca kavganın görüntüleride elimizde. Aşağıdaki vidyodan izleyebilirsiniz. Arda sopayı sallarkene Caner'e lafını söylüyor. Bunu duyan Caner karşılığını verir vermez Arda sopayı bırakıp Caner'e girişiyor.


Saygılar...

Nazi R.Madrid


Real Madrid'in maçlarında yıllardır kamera açısına göre sol kale arkasındaki tribünde yani aşırı sağcı Ultras Sur grubunun olduğu tribünde (eskiden sağ kale arkasında olurdu kamera çekim yeri sebebiyle, çekim yeri değişti) bir bayrak gözüme takılırdı. Yukarıda yuvarlak içindeki bayrak. Ne varmış ulan derseniz aşağıdaki bayrak ilen karşılaştırın bakalım benziyi mi?


Yıllardır orada durur o bayrak. Hadi onlar aşırı sağcı koyuyorlar, zamanında Nazi bayrağı açtıklarıda olmuş, ama bu kadar benzer bir bayrağın 80,354 kişilik stadda yıllardır durması ve kimsenin kaldırttırmaması garip değil mi a dostlar? Pis Nazi R.Madrid.

Saygılar...

Thursday, March 25, 2010

Wednesday, March 24, 2010

Fenerbahçe Taraftarı

Özhan Canaydın için yapılan saygı duruşuna alkış tutan Fenerbahçe Taraftarlarını bende alkışlıyorum. Helal size.

Saygılar...

Tuesday, March 16, 2010

Helal sana Rüştü


Denizli maçında senden çıkan topa aut diyen hakeme "hayır benden çıktı, korner hoca" diyen Rüştü'ye helal olsun, haaa hıyar hakem karar değiştirmedi ama neyse. Kendini yere atıp faul bekleyen ya da kendinden çıkan topun, karşı taraftan çıktı diye debelenip duran futbolcular varken böyle bir hareket yapmasına, Büyüksün Rüştü, fotoğraftaki hareketini bende sana yapıyorum diyerek sözlerimi tamamlıyorum.

Saygılar...

Tuesday, March 2, 2010

FİFA'ya teklif

Fifa başkanı Sepp Blatter'in Uluslararası Hokey Federasyonu başkanı Leandro Negre ilen yaptığı uzun görüşme, insanlarda merak uyandırmış ve ofsait kuralı kalkıyor mu acaba sorusunu akıllarına getirmiş. Niye bu soru gelmiş çünkü çim hokeyinde ofsayt 1998'de kalkmış. Kural bundan önce sırasıyla 1886, 1972 ve 1987'de 3 kez değişmiş. En son 98'de değişmiş. En son kullanılan ofsayt kuralını gösteren kroki (wikipedia'dan aldım). Bundan önce diğer bölgelerde de ofsayt oluyormuş.




Benim önerim ofsayt kalkmasın ama değişsin kural biraz. Aşağıda gördüğünüz sahanın taralı alanlarında ofsayt olmasın, kanatlar serbest alan olsun. Tamamen kalkarsa mahalle maçlarına döner profesyonel karşılaşmalar. Kanatlar serbest olsun, daha çok orta olsun, maçlar daha güzel olsun.




İşte budur önerim.

Not: Yazımdaki hata nedeniyle yeniden yazdım ilk paragrafı. Hatamız affola.

Saygılar...

Monday, March 1, 2010

PS3'lerin sesizliği





Efenim dün gece 2 itibariyle Playstation 3 konsollarında oyun oynamaya kalkıldığında makina throphylerinize ulaşılamıyor, lütfen oyundan çıkın uyarısı verip oyundan çıkarıyor sizi. Ayrıca sistem tarihini 01/01/2000'e ve saatleri 00:00'a alıyor. Sony yaptığı açıklamada kalın kasa PS3'leri sorun çözülene kadar açmayın diyor. Slimlerde sorun yokmuş.

Okuduğum en mantıklı düşünce "Bios saati ile sistem saati uyusmuyor" diyen bir forum yazarından geldi. gduman isimli forum yazarı "adamlar bios sistem calismasini birbirini takip edecek sekilde yazmislar bu yil icin subat bigisi girilmemis unutulmus ! Alet sistemde 29 subat arayip bulamayinca geri atiyor saati ve tropyler falan hic alinmamis gibi oluyor." böyle demiş doğru gibi geldi çünkü tarih 2000 gitmiş. Güzel tarihe gitmiş ama 2000 UEFA Kupası GALATASARAY'ın

Böyleyse durum, hangi yılların artık yıl olup olmadığını bilmeyen adamın ne işi var ulen Sony'de. Yuuuuuhhh.

Bir an önce düzeltin ulen bios pilini çıkartıp taktırtmakla uğraştırmayın. Çünkü takıp çıkartmak sorunu çözüyormuş. Yinede siz bozdunuz siz çözünüz.

Saygılar...


Thursday, February 11, 2010

Türkiye 10/12 Formaları

Nike Türklerin baskısı sonucunda Turkuaz'ı formadan atmış. Yine çoğunluğun istediği ortadan kırmızı üstüne beyaz ve beyaz üstüne kırmızı kalın şeritli formaya geri dönmüş. Klasik Türkiye milli takımı forması. Kesin olmamakla birlikte büyük ihtimalle formalar bunlar.






Kırmızı yuvarlağın yerine Türkiye bayrağı gelecek, Japon bayrağı gibi olmayacak tabiki. Beyaz formada ise kırmızı şeridin içine beyaz ay ile yıldız gelecek.

İşte buda resmi olarak tanıtılan dış saha forması.

Saygılar...

Tuesday, January 26, 2010

Yapma Nadaaaal. Dönüşün kısa ama tam olsun


Ulan Rafaaaa müzmin sakat mı olucan başımıza Linderoth gibi 2 turnuva oynayıp 5 turnuva oynayamıyacan. Tam iyileş öyle dön yavrucuğum. Bide Mats Wilender ağabeyini dinle puanları kısa tutmaya çalış, şansın varken bile uzatıyorsun. Gelmiş geçmiş en bi lüks tenisçi Fedon gibi tekniğine çalış. Onun kadar teknik olamazsın ama biraz tekniğini yükseltsen bu kadar koşmana gerek kalmaz dizlerine bu kadar yük binmez evladım. İyileşte kortta yeniden koştur koçum benim ama tekniğini azıcık geliştirde koştur. Hadi yavrum, hadi evladım Roland Garros'un tozunu kaldır emaneten Federer'e verdiğin Silahşörler Kupası'nı geri al. Yüzünüde öyle buruşturma. Aşağıdaki gibi gül


Bu arada ntvspor.net'te Mehmet Sevinç isimli şahsiyet Nadal'ın ayıbı diye bi yazı yazmış. Yok efendim neymiş koltuk deyneğiylede bile olsa maçı bitirmeliymiş. Ulan herif geçen sene zorlamasından dolayı sezonun yarısını boş geçti. Kendiside geçmişte yaptığım hataları tekrarlamak istemiyorum demiş. Kulağını tıka bunun gibi yorumlara Boğa Nadal.

Saygılar...

Saturday, January 23, 2010

Boduri ve günümüz fitbolcularına sitem


Takvim yaprakları 1940'ı gösterirken İstanbul'da yetenekli genç bir Galatasaray'lı futbolcu olan Boduri lakaplı Nikola Büyükvafiadis oynadığı Beyoğluspor maçından sonra askerliğini yaptığı birliğine dönerken zatürreye yakalanıp hayatını kaybetmiştir. Niye zatürreye yakalanmıştır? Çünkü bütün o uzun yolu kar altında yürüyerek almıştır. Bu yetekli genç için izleyenler Lefter'den daha iyi bir futbolcu olduğunu söylemişler.


Burdan nereye geleceğim. Hazır kış gelmişken, Boduri'de kış koşulları yüzünden hayatını kaybetmişken, günümüz fitbolcularının şımarıklığına geleceğim. Şimdikiler milyonlar dolarlar alıyorlar, Porşlara Lamborcinilere biniyorlar, maçlardan sonra sıcak otobüslerine binip staddan ayrılıyorlar amaaa hala mutlu değiller, hep şikayet hep şikayet. Yok zemin ıslaktı, yok aman çok kuruydu, çimlerin üstü azıcık sararmıştı. Bırakın ulan bu ayakları, Boduri ve onun zamanında futbol oynayanların koşullarını düşünün sonrada kıçınızı kaldırıp formalarınızın hakkını verin ulan.


Saygılar...

Tuesday, January 19, 2010

Marsel İlhan-Fernando Gonzalez


Avustralya Açık Tenis Turnuvası'nda 2. tura çıkan (Lucky Loser olarak*) Semerkand doğumlu milli tenisçimiz Marsel İlhan, Fernando Gonzalez'e 6-3, 6-4 ve 7-5'lik 3 set ilen mağlup olmuştur. Sağlık olsun.

Emme velakin kendisine bana ve bu maçı izleyenlere unutulmayacak bir tenis maçı seyrettirdiği içün teşekkür ederem. Maçın güzelliği değil, Türk seyircilerin "mükemmel" desteği unutulmayacak. Kendilerini her yerde belli eden Türk milleti tenis maçını fitbol maçına çevirdi. Evet Baghdatis'in maçlarında Yunan ve Kıbrıs'lı seyirciler de yapıyor ama onlar oyun sırasında susmasını öğrenmişler. Bizimkiler, Marsel servis atarkene bilen bağırıyor. İlk sette Marsel servis atarken tezahüratlar sürüyor diye Gonzalez gelen servisi karşılamadı bile. Bizim Marsel'de özür diledi kendisinden ve servisi tekrarladı. Tabi bunu gören Şili seyircisi de altta kalmadı onlarda bağırıp durdu.

Maçın bir bölümünü canlı yayınlayan Eurosport 2 spikerleri aralardan dönünce "welcome back to the noisy court" diye selamladılar izleyenlerini. Ayrıca bu maç 5 sete uzarsa seyircilerde ses kalmıcak yorumu yaptılar. Bide bizim seyirciler Marsel her sayı aldığında, deli gibi tezahürat yapınca gavur spikerler Türk seyirciler her sayıdan sonra şampiyon olmuş gibi bağırıyorlar dedi. Tabi ne bilsin gavur bizde tenis kültürümü var.

Neyse tezahüratlardan birkaçı şöyle;
En büyük Marsel, bizim Marsel.
Şili'lilerin Es es es ki ki ki'ye benzer tezahüratlarından sonra bizimkiler "Şili Şili al al al".
En büyük Türkiye başka büyük yok.
2 tribün karşılıklı Kırmızıııı Beyaaaz En Büyük Türkiyeeee
Hadi laaan Marsel.
Bence en süperi "Haydi Marseeeeel Koçuuum Benim"
Ayrıca 3'lü bile çekildi.

* Lucky Loser elemelerin son turunda elenmesine rağmen, elemeleri geçen bir sporcunun sakatlanması sonucunda kura ilen bir üst tura çıkması durumu.

Saygılar...